Siyonizm, Arz-ı Mev‘ûd ve Kur’ân
Makalede Siyonizm ideolojisinin tarihi ve dini temelleri ortaya konularak, özellikle arz-ı mev‘ûd inancının bu temeller içerisindeki yeri ve mahiyeti açıklanmıştır. Ayrıca Kur’ân’da arz-ı mev‘ûd inancının mevcudiyeti meselesi de tartışılmıştır. Siyonist ideolojide Tevrat’tan...
Saved in:
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | Arabic |
Published: |
Burdur Mehmet Akif Ersoy University
2024-11-01
|
Series: | Burdur İlahiyat Dergisi |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.59932/burdurilahiyat.1576669 |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Makalede Siyonizm ideolojisinin tarihi ve dini temelleri ortaya konularak, özellikle arz-ı mev‘ûd inancının bu temeller içerisindeki yeri ve mahiyeti açıklanmıştır. Ayrıca Kur’ân’da arz-ı mev‘ûd inancının mevcudiyeti meselesi de tartışılmıştır. Siyonist ideolojide Tevrat’tan mülhem üç temel inancın “seçilmişlik”, “arz-ı mev‘ûd ” ve “mesih”, izlerini görmek mümkündür. Bunlardan arz-ı mev‘ûd’un Tevrat’ta öncelikle Hz. İbrahim ve onun nesline ait olduğu vurgulanır. Yine Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. Yûsuf, Hz. Mûsâ ve Yeşua’da bu vadin muhatapları olarak zikredilir. Bazı Yahudi kaynaklarının belirtilen bölgelerin Yahudilerin ana vatanı olduğu inancını yerleştirmek için Hz. Nuh’a isnad edilen bir mitolojik anlatımı benimseyerek, dillendirdikleri görülmektedir Kitab-ı Mukaddes eksenli metin tenkidi çalışmaları yapan uzmanlar, Yehuda merkezli seçkincilik anlayışını yansıtan Tesniye kitabının M.Ö. VII. yüzyılda Yehuda bölgesinde oluşturulduğu kanaatindedirler. Onların bu bakış açısı sadece tarihin bir dönemine has kalmamış modern zamanlardaki ırkçı ve işgalci bakış açılarına da yön vermiştir. Kur’ân ezelde Allah ile yaptıkları ahidlerine (misak) bağlı kalarak, salih bir hayat yaşayan tüm toplumlara Allah’ın arzı vaadettiğini belirtir. Bu vaadin muhatabı tarihin bir döneminde Yahudiler olmuştur. Ancak onlar bu ahde sadakat göstermemişler, defalarca sözlerinden dönerek cezalandırılmışlardır. Kur’ân’da Tevrat’ta olduğu gibi ezeli ve ebedi bir seçilmişlik ve arz-ı mev‘ûd düşüncesine rastlamak mümkün değildir. Kur’ân ilkeler ve sıfatlar üzerinden hareketle soy asaletini reddetmiştir. Yahudilik ise neredeyse Allah’ın tüm tercih ve vaatlerini bir kavim üzerinden okuyan bir kültürel zemin üzerinde bulunmaktadır. Siyonizm ise bu zemin üzerinde gelişmiş bir ideolojidir. Önceleri dünyada yaygınlaşan milliyetçilik ve ulus devlet söylemlerinden etkilenen seküler Yahudilerin bir hareketi olarak doğan Siyonizm, zaman içinde dindar Yahudilerin propagandalarından etkilenerek ve aynı zamanda ideolojilerine düşünsel bir zemin olması hasebiyle, arz-ı mev‘ûd idealini benimseyerek, bu ideali savunur hale gelmiştir. Theodore Herzl’in çizdiği yol haritası Batı’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin emperyalist düşüncelerine uygun bulunmuş, Siyonizm’in bu ideali, ilgili güçler tarafından daima desteklenmiştir. Bu desteğin sonucu ve arz-ı mev‘ûd idealine uygun olarak 1947 yılında İsrail devleti kurulmuştur. Siyonistler bu devletin kurulmuş olmasını yeterli görmeyerek, arz-ı mev‘ûd inancının bir gereği olarak, Nil’den Fırat’a uzanan coğrafyayı işgal ve istila girişimlerine devam etmektedirler. Bu maksatla Filistin halkını zorunlu tehcir, katliam ve işgale maruz bırakmaktadırlar. Bu ırkçı ideolojinin fütursuz tüm bu girişimleri ise dünyaca seyredilmekte, uluslararası tüm mekanizmalar acziyet sergilemektedir. Dünya adalet ve merhamet eksenli yeni bir dünya düzenine her zamankinden daha fazla muhtaç gözükmektedir. |
---|---|
ISSN: | 2980-2407 |