Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi

İslâm kelamcılarına göre Allah zâtıyla kâim, ezelî ve ebedî olup zâtı dışındaki âlem ve içindeki varlıkları kendisi yaratmaktadır. Âdetullaha göre Tanrı, belli ölçüler dahilinde yarattığı âleme düzen vermekte, her an onun işleyişine müdahil olmaktadır ve bu Tanrı, insanoğlun...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Ekrem Uysal
Format: Article
Language:Arabic
Published: Gaziantep University 2024-12-01
Series:İlahiyat Akademi
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.52886/ilak.1513202
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
_version_ 1841545769662808064
author Ekrem Uysal
author_facet Ekrem Uysal
author_sort Ekrem Uysal
collection DOAJ
description İslâm kelamcılarına göre Allah zâtıyla kâim, ezelî ve ebedî olup zâtı dışındaki âlem ve içindeki varlıkları kendisi yaratmaktadır. Âdetullaha göre Tanrı, belli ölçüler dahilinde yarattığı âleme düzen vermekte, her an onun işleyişine müdahil olmaktadır ve bu Tanrı, insanoğlunu da irâde sahibi kılmak suretiyle sünnetullah çerçevesinde yaptıklarından sorumlu tutmaktadır. Bunun için akıl ve vahiy birbirini tamamlayan bir bütünlük şeklinde sunulmaktadır. Deizm ise bütün bunların aksine âlemi yaratmakla birlikte ona müdahale etmeyen, insanlarla irtibatını koparmış bir Tanrı inancını öne sürmekte; vahyi reddederek Tanrı’ya biçilen rolü akla yüklemekte, âlemdeki nizamı doğa yasalarına bağlamaktadır. Bu düşüncenin en bariz örneklerinden birisi olan Alman deist Samuel’e göre doğanın kendisi Tanrısal bir vahiy sistemi olup bunun dışındakiler insanlar tarafından uydurulan dinî ritüellerdir. Bundan dolayı doğaüstü bir vahyin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Zira Tanrı herkesin anlayabileceği bir sistem üzerinden hedefini gerçekleştirmektedir. Bu durumda Tanrı, herhangi bir elçiye veya elçinin göstereceği bir mucizeye ihtiyaç duymamaktadır. Bu konuda çok katı bir deist kabul edilen Voltaire, kendilerini Tanrının yeryüzündeki yegane temsilcileri sayan ve O’nun adına hüküm veren bütün din adamı, kilise ve benzeri oluşumların hoşgörüsüzlük sürüsü olduğunu dile getirmiştir. İnsana sınırsız özgürlük veren, dinî ritüellerin akla ve bilime aykırı olduğunu iddia eden, akla ve tabiata olağanüstü bir misyon yükleyen Deizm, nübüvvet müessesesine de olumsuz yaklaşmaktadır. Ancak amelî alanda peygamberlerin şeriatlarında farklılık olsa dahi itikadî konularda hiçbir peygamber kendinden önceki peygamberin getirdiğini reddeden bir fikri asla beyan etmemiştir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen bütün peygamberler birbirini tasdik etmiş, ilahi emir ve yasakları olduğu gibi insanlara ulaştırmışlardır. Peygamber sonrası ortaya çıkan bir takım tahrif hareketlerini nübüvvet müessesesine mal etmek büyük bir haksızlıktır. Konuya daha ılımlı ve birleştirici yaklaşan Matthew Tindal da bu duruma dikkat çekerek doğal din ile vahyin asıl gayesinin Tanrıyı övme ve insana fayda sağlama olduğunu iddia etmiştir. O, her ikisinin de öğretilerinin, amaçlarının ve temel ilkelerinin aynı olması gerektiğini savunmuştur. Bunun sonucunda şayet İncillerin gerçek öğretileri ortaya konulursa doğal bir din anlayışıyla birlikte herkesin kabul edeceği ahlaki ilkelerin insanlığa egemen olacağını ifade etmiştir. Konuya bu perspektiften bakıldığında deizm kavramı yeni bile olsa savunduğu düşüncenin aslında insanlık tarihi boyunca var olduğu görülecektir. Hak ve batılın mevcut olduğu her dönemde, yaratıcı bir Tanrı’nın varlığını kabul edenlerin yanında vahyi reddeden bireyler veya gruplar her zaman mevcudiyetlerini devam ettirmişlerdir. Ancak özellikle Rönesans ve reform hareketleri sonrasında Hıristiyan teolojisindeki skolastik ve ezoterik inançlar toplum tarafından sert eleştirilerle karşılık bulmuş ve nihayetinde Deizmin gelişip yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu çalışmada Hıristiyan Avrupasında Hümanizmden Sekülerizme geçiş serüveninde Deizmin süreci ve kelamî açıdan eleştirisi ele alınmıştır.
format Article
id doaj-art-b404a5cc42c74f7ab0b28fd43d42ae30
institution Kabale University
issn 2149-3979
language Arabic
publishDate 2024-12-01
publisher Gaziantep University
record_format Article
series İlahiyat Akademi
spelling doaj-art-b404a5cc42c74f7ab0b28fd43d42ae302025-01-11T17:45:11ZaraGaziantep Universityİlahiyat Akademi2149-39792024-12-01209912610.52886/ilak.1513202 Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi Ekrem Uysal0https://orcid.org/0000-0002-2650-8190BATMAN ÜNİVERSİTESİ İslâm kelamcılarına göre Allah zâtıyla kâim, ezelî ve ebedî olup zâtı dışındaki âlem ve içindeki varlıkları kendisi yaratmaktadır. Âdetullaha göre Tanrı, belli ölçüler dahilinde yarattığı âleme düzen vermekte, her an onun işleyişine müdahil olmaktadır ve bu Tanrı, insanoğlunu da irâde sahibi kılmak suretiyle sünnetullah çerçevesinde yaptıklarından sorumlu tutmaktadır. Bunun için akıl ve vahiy birbirini tamamlayan bir bütünlük şeklinde sunulmaktadır. Deizm ise bütün bunların aksine âlemi yaratmakla birlikte ona müdahale etmeyen, insanlarla irtibatını koparmış bir Tanrı inancını öne sürmekte; vahyi reddederek Tanrı’ya biçilen rolü akla yüklemekte, âlemdeki nizamı doğa yasalarına bağlamaktadır. Bu düşüncenin en bariz örneklerinden birisi olan Alman deist Samuel’e göre doğanın kendisi Tanrısal bir vahiy sistemi olup bunun dışındakiler insanlar tarafından uydurulan dinî ritüellerdir. Bundan dolayı doğaüstü bir vahyin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Zira Tanrı herkesin anlayabileceği bir sistem üzerinden hedefini gerçekleştirmektedir. Bu durumda Tanrı, herhangi bir elçiye veya elçinin göstereceği bir mucizeye ihtiyaç duymamaktadır. Bu konuda çok katı bir deist kabul edilen Voltaire, kendilerini Tanrının yeryüzündeki yegane temsilcileri sayan ve O’nun adına hüküm veren bütün din adamı, kilise ve benzeri oluşumların hoşgörüsüzlük sürüsü olduğunu dile getirmiştir. İnsana sınırsız özgürlük veren, dinî ritüellerin akla ve bilime aykırı olduğunu iddia eden, akla ve tabiata olağanüstü bir misyon yükleyen Deizm, nübüvvet müessesesine de olumsuz yaklaşmaktadır. Ancak amelî alanda peygamberlerin şeriatlarında farklılık olsa dahi itikadî konularda hiçbir peygamber kendinden önceki peygamberin getirdiğini reddeden bir fikri asla beyan etmemiştir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen bütün peygamberler birbirini tasdik etmiş, ilahi emir ve yasakları olduğu gibi insanlara ulaştırmışlardır. Peygamber sonrası ortaya çıkan bir takım tahrif hareketlerini nübüvvet müessesesine mal etmek büyük bir haksızlıktır. Konuya daha ılımlı ve birleştirici yaklaşan Matthew Tindal da bu duruma dikkat çekerek doğal din ile vahyin asıl gayesinin Tanrıyı övme ve insana fayda sağlama olduğunu iddia etmiştir. O, her ikisinin de öğretilerinin, amaçlarının ve temel ilkelerinin aynı olması gerektiğini savunmuştur. Bunun sonucunda şayet İncillerin gerçek öğretileri ortaya konulursa doğal bir din anlayışıyla birlikte herkesin kabul edeceği ahlaki ilkelerin insanlığa egemen olacağını ifade etmiştir. Konuya bu perspektiften bakıldığında deizm kavramı yeni bile olsa savunduğu düşüncenin aslında insanlık tarihi boyunca var olduğu görülecektir. Hak ve batılın mevcut olduğu her dönemde, yaratıcı bir Tanrı’nın varlığını kabul edenlerin yanında vahyi reddeden bireyler veya gruplar her zaman mevcudiyetlerini devam ettirmişlerdir. Ancak özellikle Rönesans ve reform hareketleri sonrasında Hıristiyan teolojisindeki skolastik ve ezoterik inançlar toplum tarafından sert eleştirilerle karşılık bulmuş ve nihayetinde Deizmin gelişip yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu çalışmada Hıristiyan Avrupasında Hümanizmden Sekülerizme geçiş serüveninde Deizmin süreci ve kelamî açıdan eleştirisi ele alınmıştır.https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.52886/ilak.1513202
spellingShingle Ekrem Uysal
Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
İlahiyat Akademi
title Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
title_full Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
title_fullStr Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
title_full_unstemmed Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
title_short Hümanizmden Sekülerizme Geçişte Deizm ve Eleştirisi
title_sort humanizmden sekulerizme geciste deizm ve elestirisi
url https://dergipark.org.tr/tr/doi/10.52886/ilak.1513202
work_keys_str_mv AT ekremuysal humanizmdensekulerizmegecistedeizmveelestirisi