Hüsâm Çelebî’nin Eseri Bağlamında Naklü’ş-şehâde

Hüsâm Çelebî’nin asıl ismi Hüsâmüddîn Hüseyin bin Abdurrahmân’dır. Tokatlı olan Hüsâm Çelebî Osmanlı devletinin 16. yüzyıl alimlerindendir. Hüsâm Çelebî Osmanlı’nın çeşitli vilâyetlerinde müderris, kadı ve müftü görevlerinde bulunmuştur. Pek çok öğrenci yetiştirmiş, fıkıh ve kelam alanlarında eserle...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Hilal Özay
Format: Article
Language:English
Published: Kütahya Dumlupınar Üniversitesi 2023-06-01
Series:İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3004394
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Hüsâm Çelebî’nin asıl ismi Hüsâmüddîn Hüseyin bin Abdurrahmân’dır. Tokatlı olan Hüsâm Çelebî Osmanlı devletinin 16. yüzyıl alimlerindendir. Hüsâm Çelebî Osmanlı’nın çeşitli vilâyetlerinde müderris, kadı ve müftü görevlerinde bulunmuştur. Pek çok öğrenci yetiştirmiş, fıkıh ve kelam alanlarında eserler kaleme almıştır. Çoğu fıkıh alanında olmak üzere muhtelif konularda haşiye, ta’lik ve risâleler telif etmiştir. Eserlerinden bir olduğu tespit edilen ve bu çalışmanın konusu olan “Risale-i naklü'ş-şehâde” isimli eser Hacı Selim Ağa Kütüphanesinde Hacı Selim Ağa 297.5 bölümünün 379 numarasında tek nüsha olarak yer almaktadır. Müellif bu eserinde şehadetin nakli konusunu ele almaktadır. Normal şartlarda davacı ve davalının haklarını müdafaa etmeleri için mahkemede hazır bulunmaları gerekirken davacı ve davalının, şahitlerin farklı şehirlerde ikâmet etmeleri ve bir araya gelememe durumları söz konusu olabilmektedir. Naklü'ş-şehâde böyle bir durumda davanın açılması, sonuçlanması dolayısıyla hakların elde edilmesi için başvurulan yöntemlerden birisi olmaktadır. Müellif kendi zamanındaki kadıların şer‘î hükümlere aykırı görüş beyan ettiklerine ve mevcut, hazır, belirlenmiş bir menkul mal ile diğerlerini birbirinden ayırmadıklarına değinerek düştükleri hata üzerinde durmaktadır. Müellif eserinin sonunda tüm menkullerde tercih edilen görüşe göre şahitliğin naklinin caiz olduğu kabul edilecekse bu durumda menkullerde hüküm verme şekli ve gönderilen hükmî yazının aynı keyfiyette olması gerektiğine vurgu yaptıktan sonra örnek vererek doğru olan şehâdetin nakli sürecini adım adım ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. Bu konunun çalışılması şehadetin nakli meselesinin hala gündemini koruması, araştırılmayan bir konu olması ve yazma olarak bulunan bir eserin daha önce çalışılmaması açılarından önemlidir. Bu çalışmanın amacı Hüsâm Çelebî ve eserleri hakkında genel olarak bilgi vererek müellifin ilgili eserini ve orada geçen konuyu ele alarak bu konuda araştırma yapacakların istifadesine sunmak ve bu konuda alana katkı sağlamaktır.
ISSN:2149-0872