Niçin Mantık?

Mantık ilmini kuran ilkçağın büyük filozofu Aristoteles’tir. Aristoteles mantığı; bilgiyi kazanmanın imkansız olduğunu, bilgi kazanılsa bile bir başkasına iletmenin mümkün olmadığını ileri süren sofistlere karşı kurmuş ve geliştirmiştir. Bu itibarla mantık, bilginin bilimidir. Yani bilgi ve bilgiye...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Ali Durusoy
Format: Article
Language:English
Published: Yakın Doğu Üniversitesi 2020-06-01
Series:Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1168142
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
_version_ 1841545052545875968
author Ali Durusoy
author_facet Ali Durusoy
author_sort Ali Durusoy
collection DOAJ
description Mantık ilmini kuran ilkçağın büyük filozofu Aristoteles’tir. Aristoteles mantığı; bilgiyi kazanmanın imkansız olduğunu, bilgi kazanılsa bile bir başkasına iletmenin mümkün olmadığını ileri süren sofistlere karşı kurmuş ve geliştirmiştir. Bu itibarla mantık, bilginin bilimidir. Yani bilgi ve bilgiye dair ne varsa mantığın ilgi alanına girer. Aristoteles, sonrakilerin Organon adını verdiği bu çalışmasıyla sofistleri susturmayı başarmış, sofistlerin insanların ve özellikle genç kuşakların bilgi adına zihinlerini, akıllarını, düşüncelerini karıştırmasını, kuşkuya düşürmesini engellemiştir. Aynı işi, geometri ve diyalektiği kullanarak Platon yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Zira Esirüddin Ebherî’nin de dediği gibi saymak ve ölçmek bilmek değildir. Aristotelesten sonra Organon bilimin ve felsefenin yöntemi olarak kabul edildi. Aynı geleneği ortaçağda Muallim-i sânî Fârâbî ve Şeyhü’r-reîs İbn Sînâ sürdürdü. Ortaçağda İlkçağda olduğu gibi, mugalatacılar denen bir grup yoktu. Fakat Fârâbî’nin döneminde dilbilimciler mantığa karşı çıktılar, dilbilimi mantığın yerine kullanmak istediler. Yine ortaçağda Müslüman ve Hıristiyan kelamcılar mantık ilmini kelam ilmine dahil ederek onu kelamın bir aleti olarak gördüler. İman ile ilgili şüpheleri ve sorunları mantık ilmini kullanarak çözmeye çalıştılar. Yeniçağ ve sonrasında ise mantık, felsefe ve bilim arasında paylaşıldı ve mantığa sadece önermeler ve kıyas kaldı. Bazılarınca matematiğe dahil edildi. Bazılarınca da bir üst dil olarak kabul edildi. Çağımızda ise çeşitli vasıtalar ile yoğun bir bilgi akışı ve kirliliği söz konusu olduğu için mugalatacıların yeniden iş başında olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumun yıkıcı etkisini engellemek için Aristoteles, Fârâbî ve İbn Sînâ izgisindeki mantığa eğitim-öğretim içinde hakettiği değerin verilmesi gerekir.
format Article
id doaj-art-698e4e9e75a74f1e9aa4763af37b61dd
institution Kabale University
issn 2148-6026
language English
publishDate 2020-06-01
publisher Yakın Doğu Üniversitesi
record_format Article
series Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
spelling doaj-art-698e4e9e75a74f1e9aa4763af37b61dd2025-01-12T10:44:10ZengYakın Doğu ÜniversitesiYakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi2148-60262020-06-016120121610.32955/neu.ilaf.2020.6.1.06249Niçin Mantık?Ali Durusoy0https://orcid.org/0000-0003-4409-0995Marmara UniversityMantık ilmini kuran ilkçağın büyük filozofu Aristoteles’tir. Aristoteles mantığı; bilgiyi kazanmanın imkansız olduğunu, bilgi kazanılsa bile bir başkasına iletmenin mümkün olmadığını ileri süren sofistlere karşı kurmuş ve geliştirmiştir. Bu itibarla mantık, bilginin bilimidir. Yani bilgi ve bilgiye dair ne varsa mantığın ilgi alanına girer. Aristoteles, sonrakilerin Organon adını verdiği bu çalışmasıyla sofistleri susturmayı başarmış, sofistlerin insanların ve özellikle genç kuşakların bilgi adına zihinlerini, akıllarını, düşüncelerini karıştırmasını, kuşkuya düşürmesini engellemiştir. Aynı işi, geometri ve diyalektiği kullanarak Platon yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Zira Esirüddin Ebherî’nin de dediği gibi saymak ve ölçmek bilmek değildir. Aristotelesten sonra Organon bilimin ve felsefenin yöntemi olarak kabul edildi. Aynı geleneği ortaçağda Muallim-i sânî Fârâbî ve Şeyhü’r-reîs İbn Sînâ sürdürdü. Ortaçağda İlkçağda olduğu gibi, mugalatacılar denen bir grup yoktu. Fakat Fârâbî’nin döneminde dilbilimciler mantığa karşı çıktılar, dilbilimi mantığın yerine kullanmak istediler. Yine ortaçağda Müslüman ve Hıristiyan kelamcılar mantık ilmini kelam ilmine dahil ederek onu kelamın bir aleti olarak gördüler. İman ile ilgili şüpheleri ve sorunları mantık ilmini kullanarak çözmeye çalıştılar. Yeniçağ ve sonrasında ise mantık, felsefe ve bilim arasında paylaşıldı ve mantığa sadece önermeler ve kıyas kaldı. Bazılarınca matematiğe dahil edildi. Bazılarınca da bir üst dil olarak kabul edildi. Çağımızda ise çeşitli vasıtalar ile yoğun bir bilgi akışı ve kirliliği söz konusu olduğu için mugalatacıların yeniden iş başında olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumun yıkıcı etkisini engellemek için Aristoteles, Fârâbî ve İbn Sînâ izgisindeki mantığa eğitim-öğretim içinde hakettiği değerin verilmesi gerekir.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1168142mantıkmugalataeğitim-öğretimgençlik
spellingShingle Ali Durusoy
Niçin Mantık?
Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
mantık
mugalata
eğitim-öğretim
gençlik
title Niçin Mantık?
title_full Niçin Mantık?
title_fullStr Niçin Mantık?
title_full_unstemmed Niçin Mantık?
title_short Niçin Mantık?
title_sort nicin mantik
topic mantık
mugalata
eğitim-öğretim
gençlik
url https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1168142
work_keys_str_mv AT alidurusoy nicinmantık